YANGIN
EĞİTİM NOTLARI
İÇİNDEKİLER
YANMA
Yanma olayının bileşenleri
1-Yanıcı madde
2-Yakıcı madde
3-Isı
Yanma çeşitleri
Cisimlerin konumlarına göre yanma
özellikleri
Yanma ürünleri
Yangınların sınıflandırılması
Yangınlara müdahale araçları
BÜYÜK
ENDÜSTRİYEL KAZALARIN SEBEPLERİ
YANGINLA
MÜCADELE
Yangın çıkmasının önlenmesi
Yangının tespiti
Yangının yayılmasının önlenmesi
Yangının söndürülmesi
Yangın sınıflarına göre söndürücüler
Yangınla mücadelede dikkat edilecek
hususlar
YANGINLARIN
ÇEVRESEL ETKİLERİ
Atmosfer havası
Atmosfer gazları
Atmosfer basıncı
Atmosfer katları
Etkilenme örneği
PARLAYICI
PATLAYICI MADDELER
Tanımlar
Patlama çeşitleri
Parlama patlama tehlikesi kaynakları
Etkili ateşleme kaynakları
Parlama patlamayı önlemek için
ACİL DURUM
ÇALIŞMALARI
Acil durumların tespiti
Önlemlerin belirlenmesi
Ekiplerin oluşturulması
Eğitim
Uygulama
Gözden geçirme, güncelleme,
iyileştirme
GİRİŞ
Yangın bir
endüstriyel tesiste karşılaşılabilecek en ciddi ve boyutları kolay kolay tahmin
edilemeyecek olaydır. her yıl işyerlerinde boyutları çok farklı olan binlerce
yangın olayı meydana gelmekte bu yangınlar sonucu ekonomimiz büyük kayıplara
uğramaktadır. Gerçekte sanayimizde büyük ölçüde üretimde yanma olayından ve
elde edilen enerjisinden faydalanılmaktadır. Bilinçli ve kontrollü olduğunda
üretimin bir parçası olan yanma, ısı ve enerji kontrol edilen şartların dışına
çıktığında bir felakete dönüşebilmektedir.
Yangın ile
baş edebilmek için yanma olayını iyi tanımak, söndürme çalışmalarından çok
yanma olayını oluşturan unsurları kontrol ederek yangının meydana gelmesini
önlemek gerekmektedir. Tüm tehlikelerde olduğu gibi yangın riski de çok az da
olsa her zaman vardır ve söndürme amaçlı çalışmaların da asla ihmal edilmemesi
gerekmektedir.
Sanayide ve
hatta günlük yaşantımızda asla vazgeçemeyeceğimiz yanıcı, parlayıcı, patlayıcı
maddelerle birlikte yaşamak zorunda olduğumuza göre yanma olayını ve kontrolünü
ve her ihtimale karşı bir yangın durumunda yapılabilecekleri bilmemiz
gerekmektedir. Genellikle, yangın çıkma ihtimalinin zayıf olduğu düşüncesi ile
yangına sebep olabilecek unsurlar göz ardı edilmekte ve ön görülen tedbirler
alınmamaktadır.
Bu eğitim notu, sizlerin yangın
istatistikleri içinde bulunmamanız temennisi ile yol gösterici olarak hazırlanmıştır.
YANMA
Yanma: Bir kimyasal
olaydır. Yanıcı maddelerin belirli bir ısı seviyesinde oksijenle birleşmesidir.
Resim1: Yangın kimyası
Yanma için maddenin bir oksijen kaynağı ile reaksiyona girmesi ve
yanmanın başlaması için ateşleme gerekir. Genellikle ortamın ısıtılması yanma
reaksiyonun başlaması için gerekli ateşlemeyi sağlar. Meydana gelen reaksiyon
genellikle eksotermik (ısı veren) bir reaksiyondur, bu da yanmanın devamı için
gerekli ısının sağlanması anlamına gelir. Bu reaksiyon genellikle görünebilir
alevle birlikte devam eder.
Pek çok katı madde yanma enerjisini, dış ateşleme kaynağından (direkt temas) konveksiyon (hava ile iletim)
konduksiyon veya (Işınım) radyasyon
yoluyla veya doğrudan ısıtılarak sağlar. Bu ısıtma sonucu yüzeyinde buharlaşma
başlar ve buharlar yanmaya başlarlar.
Sıvıların alev alabilmesi için de üzerlerinde yanabilen buharların
oluşması gerekir. Sıvı ve katıların yüzeyin oluşan buharlar ve gazlar havanın
oksijeni ile karışarak yangının iki önemli bileşenini oluştururlar.
Yanabilen katı ve sıvıların buharları, oksijen ile reaksiyona girerler
bu reaksiyon genellikle ısı açığa çıkardığından kendiliğinden devam eder ve
yanma olayı başlar.
Yanabilen gazlarda ise doğal olarak gaz halindeki madde oksijenle
birleşir. Her üç durumda da yanma için yanabilen buhar ve gazlarla oksijenin
belirli oranlarda bulunması gerekir.
Yanma
olayının gerçekleşebilmesi için YANICI MADDE-OKSİJEN VE ISI üçlüsünün bir arada
olmaları gerekir.Yanmayı üç ayaklı tabureye benzetebiliriz. Ayaklarından
birinin olmaması durumunda nasıl ki tabure ayakta duramaz ise yanıcı
madde-oksijen ve ısıdan birinin aynı ortamda bulunmaması halinde de yanma olayı
gerçekleşmez. Bu temel kavram hem yanma hem de yangın için çok önemli
kavramdır. Zira yanmanın veya yangının önlenmesinde, söndürülmesinde bize yol
gösteren bir husustur.
Resim 2: Yangın kimyasının bozulması
Yanma Olayının Bileşenleri
Yanma
olayının üç temel bileşeni olan yanıcı madde, yakıcı madde ve ısının fonksiyonlarının
ve özelliklerinin bilinmesi yangın önleme ve söndürme çalışmaları için önemlidir.
Yanıcı maddenin katı, sıvı veya gaz olması, özellikleri, miktarı ile yakıcı
maddenin ve ısının miktarı ile etki süreleri yanma olayının başlamasında,
devamında ve büyüme hızında etkendir. Yanma olayının belirleyici unsuru olan üç
bileşen aşağıda belirtilmiştir.
1-Yanıcı Madde:
Yanıcı maddeler doğada katı, sıvı ve gaz halinde bulunurlar.
a) Katı Maddeler: Belirli bir hacim ve biçime sahip maddelerdir. Molekülleri arasında büyük bir çekim kuvveti vardır. Tutuşma sıcaklıkları farklı olmakla birlikte genel karekter olarak stabil olmaları ve kolay kontrol edilebilmeleri sebebiyle katı maddelerin kaza ile tutuşması, yanması veya patlaması ihtimali sıvı ve gaz yanıcılara göre daha azdır.
b) Sıvı Maddeler: Belli bir hacimleri olduğu halde, bulundukları kabın şeklini alabilen akışkan maddelerdir. Parlayıcı sıvıların tutuşma ve yanmaları buharlarının tutuşması ile olur. Normalde sıvı içinde oksijen bulunmadığından sıvı yanmaz. Normal şartlar altında buharlaşabilen parlayıcı sıvı buharları veya ısıtılarak buharlaşan yanıcı sıvı buharları yeterli ısıya ulaştığında ve/veya bir ateşleme kaynağı ile karşılaştığında yanma başlar. Yanıcı sıvılar tutuşma noktasına kadar veya daha yüksek bir ısıya kadar ısıtılınca uçuculuk özellikleri artar, parlayıcı sıvıların özelliklerine ulaşabilirler.
c) Gaz Maddeler: Belli bir hacimleri ve şekilleri olmayan, bulundukları kabı şeklini kolayca alan veya atmosferde serbestçe yayılabilen maddelerdir.Molekülleri arasındaki bağlar çok zayıftır. Oksijenle karışmaları kolay olduğundan diğer maddelere göre daha kolay ve hızlı yanarlar. Teorik olarak basınç altında sıvılaştırılabilirler.
2-Yakıcı Madde( Oksijen ) :
Normal olarak havada %21 oranında bulunan oksijen yanma olayının temel unsurudur. Renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır. Oksijen oranı çok özel şartların dışında bu oran çok fazla değişmez. Eğer özel şartlarda oksijen oranı mesela %5 artsa cisimlerin yanıcılık özellikleri çok fazla artar ve mesela yürürken sürtünme ısısından elbiselerimiz tutuşabilir. Yanmanın sürmesi için en az %16 oranında oksijene ihtiyaç vardır. Oksijenin bu oranın altına düştüğü yerlerde yanma zayıf olur ve azalan oksijen oranına göre durabilir.
3-Isı :
Bir cismin sıcaklığının artmasına neden olan fiziksel bir etkidir. Bir cisimden başka bir cisme sıcaklık farkı nedeniyle aktarılan enerjidir. Farklı sıcaklıklardaki iki cisim yan yana getirildiğinde ısı, daha sıcak cisimden daha soğuk olana doğru akar. Bu enerji aktarımı sonucunda, her zaman olmasa da genellikle daha soğuk olan cismin sıcaklığı artar. Daha sıcak olanınki ise düşer. Isı ve sıcaklık arasındaki önemli ayrım; ısı bir enerji birimi, sıcaklık ise bir cisimde bulunan ısı enerjisi miktarının ölçüsüdür. Bu enerji miktarı joule ile gösterilir.Isı, direkt temas yoluyla, hava yoluyla ve ışıma yoluyla etrafa yayılır.
Direkt Temas Yoluyla (Conduction) Isının Yayılması:Direkt temas, bir nesnenin direkt ısı kaynağı ile temas sonucu oluşur. Bir metal çubuk bir ucundan ısıtıldığı zaman ısı çubuk boyunca sıcaktan soğuğa doğru ilerler. Bu tip ısı yayılımındaki esas, ısının direkt olarak maddenin atomları arasında transferidir. Yanıcı bir maddenin atomları ısıya maruz kaldıklarında, normalden daha hızlı hareket etmeye başlarlar.
Isının Hava Yoluyla (Convection) Yayılması:Yangın büyümeye başladığında, etrafındaki hava da transfer ile ısınır. Isınan hava yükselmeye başlar. Convection, ısının ısınan hava veya gazlar sonucu transferidir ve ortam ısısını yükseltir..
Işıma Yoluyla (Radiation) Isının Yayılması: Termal Radyasyon; ısının elektromanyetik dalgalar sonucu yayılmasıdır. Isı yayılımı elektro manyetik dalgalar sonucu oluştuğu için transfer ışık hızında ve direkt süzme şeklinde olur. Termal radyasyonda ortam havası ısınmaz doğrudan ışığın temas ettiği cisimler ısınır. Bu ısınan cisimler daha sonra kendileri de ayrı birer ısı kaynağı olarak çevrelerini ısıtmaya başlarlar. Isıtılması hayli zor olan çok yüksek ve çok geniş hacimli mekanlarda termal yolla ısıtma oldukça verimli olmaktadır.
Yanma çeşitleri:
Yanma Temelde
yanıcı madde ile oksijen arasında meydana gelen kimyasal bir olay olmakla
birlikte bu olay her zaman hızlı ve tam yanma şeklinde gerçekleşmez. Isıl
şartların uygun olması durumunda yanıcı maddenin az olması halinde yanıcı madde
miktarına göre bazen alevi bile görülmeden kısa süre içinde başlar veya biter.
Bazen de kapalı mekan veya kaplarda oksijen yetersizliğinden yanma tam olarak
gerçekleşmez ve kimyasal reaksiyon farklı sonuçlanarak yanma gazları değişir.
Tam yanma, alevini açıkça gördüğümüz ve normal atmosfer havasında gerçekleşen
yanma olayıdır. Yanma çeşitlerini aşağıdaki
tanımlamalarla sınıflandırabiliriz.
1.
Yavaş Yanma :Yanıcı
maddenin yapısı gereği, yanıcı buhar veya gaz oluşturmadığı durumlarda,ortamda
yeterli oksijen bulunmaması ve ortamdaki ısının yetersiz kalması hallerinde
meydana gelir. Buna en iyi örnek, demirin paslanmasıdır.
2.
Kendi Kendine Yanma : Yukarıda açıklanan yavaş yanmanın zaman içerisinde hızlı
yanma olayına dönüşmesi halidir. Buna en iyi örnek ise bitkisel kökenli yağlı
maddelerin, hava içerisindeki oksijenle normal hava ısısında birleşerek çürümeye(oksitlenmeye)
başlamasıdır.Bu oksitlenme ile zaman içerisinde ortamdaki ısı yükselir, şayet
ısı alev almaya yetecek dereceye ulaşırsa kendi kendine yanma gerçekleşir.
3.
Hızlı Yanma :
Yanma olayının bütün belirtileriyle başladığı olaydır. Yanmanın tüm belirtileri
mevcut olup, bunlar alev, ısı, ışık ve korlaşmadır.
4.
Parlama : Parlayıcı maddelerin belli oranda
hava ile karışımları,çok kolay bir şekilde alev alarak yanmalarına sebep olur.
Bu tür yanma olayına parlama denir. (benzin buharlarının sebep olması gibi..)
Resim3: Parlama sonucu gerçekleşen tam yanma.
Cisimlerin konumuna göre yanma hızları
Yanıcı maddelerin yanma hızları diğer etkenlerin yanında konumlarına göre de değişiklikler gösterir.Yatay konumdaki cisimlerde yangının yüzeysel yayılması daha yavaştır. Düşey konumdaki cisimlerde yangının yüzeysel yayılması daha hızlıdır.
Yanma ürünleri
Tüm kimyasal reaksiyonlarda olduğu gibi yanma olayında da reaksiyon çıktıları vardır. Yanma sonucu ortaya çıkan ürünlerin cinsi ve miktarı, yanan maddelerin özelliklerine, miktarına ve yanmanın tam veya kısıtlı yanma olmasına göre değişir. Yanma olayının Duman olarak görülenin dışındaki yanma ürünleri pek fark etmez. Ancak, duman dışında insanları etkileyen çeşitli gaz, is vb. birçok yanma ürünü vardır.
Duman : yanma sonucu açığa çıkan gaz, su buharı ve çeşitli katı maddeler ile sıvı haldeki aerosol parçacıklardan oluşan bir karışımdır. Duman içindeki gazlar, yanıcı maddeye göre değişiklik gösterir.
Alev :Alev yanma olayının gözle görülen kısmıdır. Özellikle tam yanma durumunda çok net bir şekilde görülür. Genellikle hızlı tepkimeye giren yanan maddelerde ısı, çoğu zaman da ışık yayan gaz kütlelerine alev denilmektedir. Kızıl renktedir. Oksijen azaldıkça alev sarımtırak renge dönüşür. Yanma sonucu oluşan gazların türleri ve miktarları da alev renginin oluşumunu etkiler.
Özellikle akaryakıt yangınlarında renk değişimi önem kazanır. Dolu tank, siyah duman ve kızıl alevle yanar. Tank boşaldıkça (yakıt seviyesi düştükçe) duman rengi, kahverengiye, alev rengi ise sarıya dönüşür. Tankın doluluk seviyesi daha da düştükçe patlayıcı gazlar artar; duman sarı- mor karışımında, alev ise maviye dönüşür. Mavi alev yanmakta olan tankın infilak etmekte olduğunun işaretidir.
Yanma Gazları Yanıcı madde ne olursa olsun her yanma olayında ; karbon dioksit ( CO2) , Karbon monoksit ( CO ) gazları oluşur. Yanma sırasında oluşan diğer gazlar, yanıcı maddenin cinsine göre değişiklik göstermektedir. Bazı maddelerin yanması sonucunda meydana gelen gazlar tablo:1 de gösterilmiştir.
YANGIN:
Yanma olayı
her zaman bizim isteğimizle ve kontrolümüz altında gerçekleşmez. Yada
kontrolümüz dışında kazaen meydana gelen yanma olaylarını her zaman kontrol
altına alamayız. İşte bu noktada artık yanma olayını yangın olarak
tanımlayabiliriz.
Yangın;Tehlike
doğuran, önü alınamayan veya söndürülemeyen ve neticesinde madden ve manen
zararlar getiren ateşe yangın denir. Diğer bir tabirle yangın; Katı, sıvı veya
gaz halindeki yanıcı maddelerin ısı alarak kontrol dışı yanmasıdır.
Resim 4: Yangın sonrası bir işyeri görüntüsü.
Yangınların Sınıflandırılması:
Yangınların
çok farklı kategorilerde sınıflandırılmaları yapılabilmekle birlikte en yaygın
ve önleme söndürme çalışmalarında fayda sağlayacak yaklaşım yanan maddenin
cinsine göre yapılan sınıflandırmadır.
Genelde korlu
olarak yanarlar ve artık olarak karbon tabakası
bırakırlar. Yanma madde yüzeyi ile sınırlı değildir. Maddenin gözenek yapısına
göre içe doğru nüfuz eder ve için için bir yanma oluşturur. Bu durum yanmanın
korlu olarak görüntü vermesinin nedenidir.
B sınıfı
yangınlarda yanma sıvının yüzeyindedir.Sıvı yüzeyinde buhar tabakası yanmakta,
yanma ile çıkan ısı buhar tabakasının devamını ve yanmanın beslenmesini
sağlamaktadır..
B
SINIFI YANGINLAR : Yanabilen
sıvıların oluşturdukları yangınlardır. Benzin, benzol,boyalar gibi sıvı yanıcı
maddelerden kaynaklanan yangınlardır.
3.
C SINIFI YANGINLAR :Parlayıcı gazların oluşturduğu Gaz yangınlarıdır. (LPG, havagazı,
hidrojen vb.) C sınıfı yangınlarda yanma gazın sızdığı yüzeydedir. Gaz
basıncının atmosfer basıncından fazla olduğu yerlerde yanma bu şekilde devam
eder. Gaz ve atmosfer basıncının eşit olduğu yerlerde yanma bütün
bölgelerde devam eder. Gaz, depo vb. kapalı yerlerde ise bu durumda yanma
bölgesindeki hızlı yanma basıncını yenecek açıklık (havalandırma) yoksa,
patlama kaçınılmaz olur
4.
D
SINIFI YANGINLAR : Yanabilen hafif metaller Alüminyum, Magnezyum, Titan,
Sodyum vb. veya bunların alaşımlarının (alkaliler hariç) oluşturduğu yangınlar
girer. Daha çok endüstriyel çevrelerde görülmekle birlikte gelişen teknoloji
ile son yıllarda daha geniş alanlara yayıldıkları gözlemlenmektedir.
5.
E
SINIFI YANGINLAR:Elektrik teçhizat tesisat
ve ekipmanları ile elektronik cihazlardan çıkan yangınlardır. Aslında genellikle elektrik sadece yangının başlangıç
nedenidir. Devamında yanan madde cinsine göre diğer sınıflardan birinde
değerlendirilebilir.
Yanan maddenin
cinsine göre yapılan bu sınıflandırmaların ötesinde sanayide “JET
YANGINLARI” , “HAVUZ YANGINLARI” ve
“ BLEVE” olarak adlandırılan
yangınlar da vardır.
JET YANGINI VE
BLEVE: İnce Uzun Alevle Yanar Ve Gaz Borusu Kaçaklarının Tutuşmasında
Görülür. Daha çok yanıcı parlayıcı sıvıların ve gazların boru içinde belli bir
basınçla nakledilmesi esnasında borunun veya eklentilerinin herhangi bir
yerinde basınçla çıkan sıvı yada gazın tutuşması şeklinde gerçekleşir. Sızıntı
kapalı bir tankta meydana gelmiş ise yanma giderek tankı ısıtır ve tank içinde
ısınarak kaynamaya başlayan sıvı tank basıncını yenerek tankı yırtar ve patlama
ile birlikte bleve olayı gerçekleşir.
HAVUZ TİPİ YANGIN: Ham Petrolün veya petrol esaslı yanıcıların Tanktan
Sızması Ve Tutuşmasında Görülür. Bazen de çok büyük hacimli yüzer tavanlı
tankların tutuşması bu yangın tipine örnektir. Aslında olay tipik bir B sınıfı
yangındır. Ancak burada yanıcı madde çok fazladır ve yangın devam ettikçe artan
ısı yangının belenmesini dolayısıyla şiddetini arttırır
Yangına
müdahale araçları
Herhangi bir
yangını kontrol altına alma veya söndürme amacıyla kullanılan her türlü
malzeme, araç ve gereçlerdir. Su, Kuru Kimyevi Toz (KKT), Karbondioksit (CO2), Köpük, diğer söndürücü
gazlar, tüm bu malzemeleri yangın üzerine sevk etmeye yarayan Arazöz. Yangın
hidrantları, yangın söndürme tüpleri ile özel olarak yapılmış sabit yangın
söndürme sistemlerinin tamamı yangın söndürme araçlarıdır.
BİR YANGINI KONTROL ALTINA ALMA
VEYA SÖNDÜRME AMACIYLA
KULLANILAN HER TÜRLÜ MALZEME, ARAÇ
VE GEREÇLERDİR
SU:
Yangın
söndürücüler içerisinde daha ucuz ve
daha kolay temin edilebilenidir. Bir yangının çevreye yayılmasını ve giderek
genişlemesini önlemekte, yangın mahalline yakın bulunan yanıcı ve patlayıcı
madde depolarının soğutulmasında kullanılır. Ancak, her yangına müdahale
aracında olduğu gibi suyun da avantaj ve dezavantajlarının bilinmesi
gerekmektedir.
Depolanmasının
kolaylığı, ısı alma özelliğinden dolayı
yanıcı maddelerin ısısının kolaylıkla tutuşma sıcaklığının altına düşürmesi,
buhar haline geçerken 1.7 kere genişlediğinden yangın için gerekli olan
oksijenin (havanın) önünü buhar olarak kesmesi ve boğma etkisi yapması,
yanabilen cisimleri ıslatarak, tutuşma ısılarının altında kalmasını sağlaması
suyun avantajlarıdır.
Elektrik
akımını iletmesi,bazı kimyasal maddelerle (Na, Mg) reaksiyona girerek H2 gazı
açığa çıkarması, yüzey gerilimi yüksek olduğundan yanan maddelerin içine yavaş
işlemesi dezavantajlarıdır.
Bütün bunlara
karşın sıvı yakıt yangınlarında; sis halinde verilerek yakıtı alevlenme
noktasının altına kadar soğutmak suretiyle yangının söndürülmesinde, aşırı
derecede ısıya maruz kalmış teçhizatı ve özellikle tankları soğutarak, yırtılma
ve yarılmalarının önlenmesinde, yangın söndürme ekiplerini doğrudan ve radyant
ısı etkisinden korumak amacıyla kullanılır.
KURU KİMYASAL TOZLU SÖNDÜRME CİHAZLARI
(KKT):
Temel
söndürme maddesi amonyumfosfattır. B ve C sınıfı yangınlarda olduğu kadar A
sınıfı yangınlarda da etkilidir. Yangın sırasında sıcak yüzeyle karşılaşınca erir
ve yapışkan hale gelerek yanıcı maddenin üzerine yapışır. Dolayısıyla bu tabaka
yanıcı maddenin hava ile temasını keser, oksijenin yanma zincirine katılmasını
engelleyerek söndürmeyi gerçekleştirir. Püskürtme
sırasında görüşü bozduğu, nefes almayı zorlaştırdığı, yanıcı madde dağıldığında
sıcak korun yeniden tutuşabileceği, elektrik yangınlarında etkili olurken,
elektrik bağlantı ve nakil hatlarına zarar verdiği göz önünde .tutulmalıdır.
Etkin
söndürme gücü, geniş kullanım alanı, kolay kullanım, emniyetli aksesuarlarla
donatılmış olması ve rahat taşınması Kuru Kimyevi Tozlu söndürme cihazlarının
tercih edilme sebepleridir. Çeşitli tipleri bulunmaktadır. (1,2,6,12,25,50,ve
100 kg’lık)
KARBONDİOKSİTLİ YANGIN SÖNDÜRME CİHAZLARI:
Yangın söndürme
cihazları içerisinde en çok kullanılanlardandır. Cihazların içerisinde basınçla
sıvılaştırılmış saf karbondioksit (CO2)
gazı bulunur. CO2 gazı, yanmayan ve bir çok madde ile
reaksiyona girmeyen özelliğe sahip olması, havadan 1,5 kat daha ağır olması sebebiyle yangın sırasında havanın
yerini alarak yangını boğma etkisi göstermesi avantajlarıdır.
Zehirleyici
etkiye sahip olması, dezavantajı
olup, insanların bulunduğu yerlerde kullanılmaması dezavantajı ortadan kaldırabilir. Zaten
insanların bulunduğu yerlerde kullanılmaması önerilmektedir.
Yanabilen
sıvı yangınları ile elektrikli malzeme yangınlarında öncelikle kullanılır.
KÖPÜK:
Özellikle
yanabilen sıvıların yüzeyini genişçe kaplama özelliği, köpüğün sıvı
yangınlarında tercih edilme sebebidir. Köpük, yangın yüzeyini sarar ve hava ile
(oksijen) olan teması keserek tam sönme
sağlanıncaya kadar kademe kademe ilerleyerek akar. Ayrıca yangın sırasında
çeşitli sebeplerle sıçrayan küçük parçalar köpük etkisiyle etkisiz hale gelir.
Kimyasal
Köpük ve Mekanik Köpük olarak iki türü bulunur.
KİMYASAL
KÖPÜK:
Köpük oluşumu, alimünyumsülfat ve sodyumbikarbonatın sudaki reaksiyonu ile
meydana getirilir.Isıya dayanıklı olup, çok yoğun olduğundan yavaş hareket
eder.
MEKANİK
KÖPÜK:
Protein esaslı veya
sentetik olabilen mekanik köpük, yüzey kaplayarak buhar çıkmasına engel olur.
Köpük içerisinde su mevcut olduğundan, suyun soğutma etkisi de ayrı bir
avantajdır. Ancak, elektrik sistemiyle ilgili yangınlarda önerilmemektedir.
BÜYÜK ENDÜSTRİYEL KAZALARIN
SEBEPLERİ
Büyük endüstriyel kazaların hemen hemen tamamının temelinde bir ısıl işlem
sonucu yanma veya patlama yatmaktadır. Temelde endüstriyel tesislerde
kullanılan enerjinin dönüşümleri esnasında enerji şeklinin ve miktarının
kontrolden çıkarak diğer etkenlerle etkileşime girmesi ile başlayan yangın, çok
karmaşık ve sürekli bir yapı arz eden endüstriyel tesislerde kısa sürede
kontrolden çıkarak bir faciaya dönüşmektedir. Büyük endüstriyel tesislerdeki
kazaların ana kaynakları aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
·
TERMO-ELEKTRİK ÜRETİM TESİSLERİ,
·
ELEKTRİK TESİSATLARI,
·
KÖMÜR,
·
TRAFOLAR,
·
TOZ PATLAMALARI,
·
PARLAYICI SIVILAR,
·
YILDIRIMA KARŞI TEDBİR ALINMAMASI,
·
MAKİNALARDAKİ
SÜRTÜNME,
·
KAYNAK VE KESME İŞLERİ,
·
BASINÇLI GAZ TÜPLERİ,
·
STATİK ELEKTRİK,
·
ISI KAYNAKLARININ KONTROL EDİLEMEYİŞİ,
şeklinde
özetlenebilir.
YANGINLA MÜCADELE
Yangınla mücadelede temel prensip yangının çıkmasının
önlenmesidir. Ancak tüm dikkat ve tedbirlere rağmen her zaman bir yangın riski
vardır. Yangın çıktığında ise kısa sürede tespiti ve doğru ve mantıklı bir
şekilde müdahale ile en az zararla söndürülmesidir. Yangınla mücadelede uygun
görülen bir mantık sırası aşağıda verilmiştir.
1.
YANGIN ÇIKMASININ ÖNLENMESİ
2.
YANGININ KISA SÜREDE TESPİTİ
3.
YANGININ YAYILMASININ ÖNLENMESİ
4.
YANGININ SÖNDÜRÜLMESİ
5.
YANGIN SIRASINDA TAHLİYE
FERMAN
İSTANBUL KADISINA HÜKÜM Kİ,
İstanbul
arada sırada yangınsız olmuyor. Yangını çıkar çıkmaz önlemek için ne gerekirse her şeyden mühimdir. İstanbul
ahalisinden herkes evinin damına kadar ulaşacak bir merdiven bulunduracaktır.
Yine herkes evinde bir büyük fıçı dolusu su bulunduracaktır. Bir yerde yangın çıktığı gibi, oradan kimse
kaçmayacaktır. Herkes adamları ve komşuları ile, yeniçeriler ve sair halk
yetişinceye kadar yangın söndürmeye çalışacaklardır. Her iki üç ayda bir,
bilhassa yangın tehlikesine fazla maruz
bulunan yerler teftiş edilecektir. Evlerinde merdivenleri ve su dolu
fıçıları bulunmayanlar tutulup subaşıya teslim edilecektir, ve cezaya
çarptırılacaktır.
12 MART 1579
III.MURAT PADİŞAH
Yangın çıkmasının önlenmesi.
Yangınla mücadelenin en etkin ve
güvenilir yolu yangını başlatmamaktır.
A-ısı kaynağının kontrolü:
Çıplak alev, yanan sigara, soba, buhar boruları, elektrik ark ve kıvılcımları, güneş ışığı, sürtünmeden
doğan kıvılcım, parlama-patlama olayları, egzotermik reaksiyonlar bilinen
yaygın ısı kaynaklarıdır. Isı kaynaklarının kontrolü kaymağın karakteristik
özelliğine göre yapılmalıdır.
B- Yanıcı Madde Kontrolü:
Yanıcı madde kullanılıyorsa, birimde
günlük ihtiyaca yetecek kadar bulundurmak, boş malzeme kaplarını biriktirmeden
uygun metotlarla uzaklaştırmak, yanıcı maddelerin depolanması ile ilgili
kurallara uymak bu husustaki en önemli hususlardır.
C- Oksijen Kontrolü:
Yanma olayında oksijenin
kontrolü en zor olandır. Atmosfere açık çalışmalarda bu mümkün olmamakla
birlikte özel işlemlerde, parlayıcı, patlayıcı sıvıların asal gazla
pompalanması, yanıcı maddelerin nitratlar, peroksitler, kloratlar, perkloratların
yanında bulundurulmaması alınabilecek önemli tedbirlerdir....
|
AYRICA
Bazı
durumlarda; küspe,pamuk, kömür depolarında ya da elektrik aygıtlarının
bulunduğu odalarda yavaş yavaş ve için için yanan türden yangın beklenebilir.
Bu tür yangınlarda;
duman belirtilerinin ışık hüzmesinden geçtiğinde, alarmı harekete geçirecek
foto-elektrik hücre aygıtlarının kullanılması yararlı olur.
YANGININ YAYILMASININ ÖNLENMESİ:
Yangın tespit edildikten sonra
ilk amaç, yangını mümkün olduğu kadar dar bir bölgeye hapsetmektir.
Isının ne
şekilde yayıldığının bilinmesi gerekir. Isı; iletim (kondüksiyon), intikal
(konveksiyon) ve ışıma (radyasyon ) yolu ile yayılır. Isının
ortamdaki yayılma ihtimallerinin doğru olarak tespiti ve önlem alınması gerekir.
Yangın
yayılmasında en büyük rolü İNTİKAL
(konveksiyon) oynar.. . . . .
YANGININ SÖNDÜRÜLMESİ:
Yangının başlaması ve devam
etmesi için daha önce bahsedildiği üzere YANICI MADDE, ISI ve OKSİJEN
gereklidir. Yangını söndürme prensipleri bu temel noktaya dayanır. Aynı zamanda
yangının söndürülmesi için yangının türünü bilmek de önemlidir. Yangın türü, yangının
yanmakta olan maddeye göre çeşididir.
Dolayısıyla yangın söndürmede; yangının sınıfı, türü,
durumuna göre, ekonomik ve kolay uygulanabilir özellikler göz önünde
bulundurulmalıdır.
Yangın
söndürmedeki genel prensipler ise aşağıda açıklanmıştır.
A-YANAN CİSMİ SOĞUTMAK:
Su İle
Soğutma : Yangınlarda, yanıcı madde sıcaklığının tutuşma
sıcaklığının altına indirilmesi temel yaklaşım olduğundan, soğutma unsuru
olarak su kullanılır. Su bir taraftan boğma etkisi yaparken, diğer taraftan da
yanıcı maddelerin sıcaklıklarını düşürür. Böylece yangını söndürme işlemi
gerçekleştirilmiş olur.
A sınıfı Yangınlarda Su, B
Sınıfı Yangınlarda Su Sisi Kullanılır.
CO2 İle
Soğutma: B
sınıfı ve C sınıfı yangınlarda mayi CO2 kullanılır.
B-YANAN CİSMİN OKSİJENİNİ
KESMEK:
Yangının
oksijenle irtibatının kesilmesi veya oksijen miktarının azaltılması prensibine dayanır. Bunu sağlamak için
oksijeninin yerini alabilecek ağır gaz veya örtü etkisi yapan köpükler
kullanılır.
KURU SÖNDÜRME : Yanan cismin üzerine halı, toprak vs. atarak söndürmektir.
KÖPÜKLE SÖNDÜRME : Yanan cismin
üzerine toz veya sıvı köpük sıkılarak yapılan söndürmedir.
SU İLE SÖNDÜRME : Yanan
cismin üzerine su sıkılarak oksijen
kesilir.
ALEVİ BOĞAN GAZ İLE SÖNDÜRME: NH3 - Cl2 -N2 -
CO2 gibi yanıcı ve yakıcı olmayan gazlar kullanılarak yanan cismin O2
ile teması kesilir.
KİMYEVİ SIVILARLA SÖNDÜRME
: Karbontetraklorür, kloroform,
metilbromür kullanılarak çıkan boğucu gazla ateş söndürülür.
C-YANICI MADDEYİ YOK ETMEK:
Kağıt, tahta, kırpıntı, talaş, kimyevi maddeler gibi yanıcı maddelerin
giderilmesi veya kontrol altına alınması gereklidir. Yanıcı maddelerin
yangından uzaklaştırılması çoğu kez zor ya da imkansızdır.Ancak bazı hallerde
parlayıcı maddeleri yangın sahasından uzaklaştırabilmek, hiç değilse ilişiği
kesebilmektedir.
ÖRNEK: Bir yangın sahasını besleyen veya tam
yangının içinde bulunan akaryakıt iletim
boru vanalarının kapatılması, yanmakta devam eden alt kısmından akaryakıtın
emniyetli bir yere iletilerek yangınla ilişkisinin kesilebilmesi . . . .
D-REAKSİYON ZİNCİRİNİN KIRILMASI:
Yangın unsurlarının reaksiyona
girmeleri engellenir. Bunu sağlamak için KKT veya HALON gibi kimyasal özellikli
söndürücüler kullanılır.
YANGIN SINIFINA GÖRE
KULLANILACAK SÖNDÜRÜCÜLER
A TÜRÜ Yangınlarda: Küçük oranda su içeren söndürücülerin (sulu
çözeltili) ya da su miktarlarının sulama ve soğutma etkileri 1 nci derecede
önemlidir.
B
TÜRÜ Yangınlarda: Bu
yangınların söndürülmesinde ana ilke örtme ya da boğmadır. Bu tür yangınlarda
CO2 li ve köpüklü yangın söndürme aygıtları etkili olur. Su, ince
sprey ve sis seklinde kullanılabilir. Bu şekilde daha etkilidir.
C
TÜRÜ Yangınlarda: Bu yangınlarda CO2 , kuru kimyasal
madde (KKT), püskürtme halinde su (springler) kullanılır. Gaz yangınlarında en
iyi yöntem gaz akımının durdurulmasıdır. Bu anında yapılamıyorsa, komşu bölge
veya yüzeyleri sadece su ile spreylenmeli ve soğuk kalmaları sağlanmalıdır.
Böylece gaz dışarı atılana ya da gaz akımını kontrol edip valf kapatılana kadar
tutuşmalar önlenmiş olur.
D
TÜRÜ Yangınlarda:
Söndürülmeleri çok zor olup, genel söndürme yöntemleri ile sonuç alınamaz.
Örneğin, yanmakta olan metal üzerine su püskürtülmesi metal parçacıklarının çok
uzak mesafelere yayılmasına sebep olacak bir patlama meydana gelmesini sağlar.
Metal yangınlarında, daha çok sodyum klorür,
sodyum bikarbonat, magnezyum oksit ya da bu maddelerin karışımı etkili olur. Su
hiçbir şekilde kullanılmamalıdır. Kum sıcak metal ile reaksiyona girer ve daha
çok ısı meydana gelmesine sebep olduğundan zayıf bir söndürücü olduğu
belirlenmiştir.
E TÜRÜ Yangınlarda: Söndürücü olarak boğucu soğutucular kullanıldığında ısı aniden düşer, havadaki oksijen miktarı azaldığından yangın söndürülmüş olur. Gerilim altındaki elektrik tesis ve cihazlarında çıkan yangınlarda CO2 li , bikorbonat tozlu veya benzeri etkili diğer tip söndürücüler gerilim değerlerine göre mesafeler göz önünde bulundurulmalıdır.
![]() |
15 kv. a kadar gerilimli tesislerde 1 metre
![]() |
15/35 kv. a “ “ “ 2 “
![]() |
35 kv. dan yukarı “ “ 3 “
Yangınla mücadele
dikkat edilecek hususlar
è
YANGINLA MÜCADELEDE TEMEL AMAÇ YANGIN ÖNLEME
ÇALIŞMALARIDIR. ÖNLEME ÖÇALIŞMALARI YETERLİ OLARAK YAPILDIĞINDA SÖNDÜRME
ÇALIŞMALARINA ZATEN GEREK KALMAYACAKTIR.
è
KARMAKARIŞIK
BİR ÇALIŞMA YANGINI BÜYÜTÜR. ŞUURLU VE SİSTEMLİ BİR ÇALIŞMA YANGININ ZAMANINDA SÖNDÜRÜLMESİNİ SAĞLAR
è
YANGIN
BAŞLANGICINDA BİR YANDAN YANGINA MÜDAHALE EDERKEN, YANGININ İTFAİYE TEŞKİLATINA
İHBAR EDİLMESİ ÇOK ÖNEMLİDİR.
è
SÖNDÜRME
MADDESİ, YANAN CİSİM SIVI DEĞİLSE HER ZAMAN DOĞRUDAN DOĞRUYA YANAN MADDENİN ÜSTÜNE PÜSKÜRTÜLÜR.
DUMANA VEYA ALEVE PÜSKÜRTÜLMEZ. YANAN PARLAYICI BİR SIVI İSE ATEŞİN SIÇRAMASINA
MANİ OLMAK İÇİN YANMAKTA OLAN
YÜZEYİN HEMEN ÜSTÜNE PÜSKÜRTÜLÜR.
è
ATEŞ,
DÖŞEMEYE VEYA YERE SIÇRAMIŞSA TERCİHEN EN YAKIN YERDEN BAŞLANARAK SÖNDÜRÜLÜR.
ALEV BİR DUVARI KAPLAMAYA BAŞLAMIŞSA ÖNCE DİP TARAF, SONRA YUKARI TARAF
SÖNDÜRÜLÜR.
è
YANGIN
ELEKTRİK KONTAĞINDAN ÇIKMIŞSA, ELEKTRİK KESİLMEDEN SU SIKILMAZ.
è
YANGIN
SÖNDÜRMELERDE RÜZGAR ARKAYA ALINIR.
ŞU HUSUS HİÇBİR ZAMAN UNUTULMAMALIDIR!
ÖNLEMEK
ÖDEMEKTEN DAHA İNSANİDİR, DAHA UCUZDUR.
YANGINLARIN ÇEVRESEL ETKİLERİ
Büyük Endüstriyel kazalarda bölgesel etkisi
yoğun olan kirliliğin yanında, sanayi tesislerinde devamlı yakılan fosil
yakıtlardan çıkan, kükürtdioksit, Karbondioksit, azot oksitleri gibi gazlar da
doğanın dengesini olumsuz etkilemektedir. Karbondioksit gazının oluşturduğu
sera etkisi atmosferin ortalama ısısını yükseltirken kolora Flora karbonlarla
birlikte ozon tabakasının incelmesine sebep olmakta, bu ise doğrudan gelen ultraviyole
ışınlarının etkisi ile insanların sağlıklarının olumsuz etkilenmesine sebep
olmaktadır.
Yerden yükselen su ve sis tabakalarının
yerden yükselen ısıyı tutup geri yansıtması olayı olan sera etkisi sebebi ile
dünyanın ortalama ısısı bu güne kadar, 1-1,5 oC yükselmiş, bunun sonucu
kutuplardaki buzullar erimeye başlamıştır. İtici olarak kullanılan klora flora
karbon gazları (CFC) ozon tabakasını parçalamaktadır.
Yangınların
çevresel etkisini doğru olarak algılayabilmemiz için atmosferin yapısını
tanımamız gerekmektedir.
ATMOSFERİMİZİ OLUŞTURAN HAVA;
- GAZ HALİNDEKİ ATOM, İYON VE MOLEKÜLLERDEN YAPILMIŞTIR.
- HAVADA; %78 AZOT %20.8 OKSİJEN %1.2 KARBONDİOKSİT, HİDROJEN,ARGON, NEON ,KRİPTON VB. VARDIR
- HAVASIZ KALIRSAK;
- 2-3 DAKİKA SONRA BAYGINLIK GELİR
- 5-8 DAKİKA SONRA ÖLÜM
- HAVA IŞIK KAYNAĞIDIR.
- Hava olmasaydı güneşten gelen ışınlar dünyamızı aydınlatamazdı. Sadece ışınların çarptığı dünya yüzeyi aydınlık olur, az yukarısı olan atmosfer karanlık olurdu.
- HAVA OLMASAYDI SESLERİ DUYAMAZDIK.
- Ses bir titreşim olayıdır.Ses dalgaları moleküllerin titreşimi ile yayılır. Hava molekülleri olmasaydı ses iletişimini sağlayamazdık.
- Hava molekülleri sesleri öyle iletir ki, hiçbiri diğerine karışmaz. Aynı anda motorun gürültüsü ile kanarya sesini özelliklerini hiç kaybetmeden duyabiliriz.
ATMOSFERİMİZİ OLUŞTURAN GAZLAR;
AZOT; %78.1Havadaki oksijenin
yoğunluğunu hafifletir.Havayı teneffüs edilebilir hale getirir.
- Havadaki azot çeşitli yollarla toprağa geçer. Toprakta mikroorganizmalarca tutulan azot oradan bitkilere geçerek temel gıdalarımız olan proteinlerin oluşmasını sağlar.
- Havadaki azot bitkiler için gübre bizim için protein kaynağıdır.
- Teknolojinin gelişmesi ile gübre suni olarak üretiliyor ancak doğal dengeyi bozarak zararlı boyutlara ulaşıyor.
KARBONDİOKSİT; ,3
- Karbondioksit bitkilerin yaprağından girer kökten gelen su ile güneş
ışığı altında bileşerek (fotosentez) glikoz ve oksijeni oluşturur.
- Glikoz bütün organlara ait hücrelerin çalışması için
gereklidir.Glikozun yakılması ile oluşan enerji hayatın devamını sağlar.
- Buradaki enerji aslında güneş enerjisinin şeker molekülündeki karbon
atomları arasında bağ enerjisi olarak depolanmış halidir.
- Demek ki , hayatımızın devamını sağlayan enerji aslında güneş enerjisidir ve hava ile bize ulaşmaktadır.
ATMOSFERDEKİ
BASINÇ
- Havadaki gazlar cm2 başına yaklaşık 1kg kuvvetle basınç uygular
- Bu basıncın %1 bile değişmesi düzeni alt üst eder ve şiddetli
fırtınalar, tayfunlar meydana gelebilir.
- Yukarıya doğru yükseldikçe basıncın düşmesinin sebebi gazların
seyrekleşmesindendir. Ters orantılı olarak, yükseklere çıkan birinin içindeki
sıvı (kan) basıncı artarak çok yükseklerde neredeyse kaynayıp buharlaşacak
hale gelir.
- Bir insan vücudu yaklaşık 15 ton havanın basıncı altındadır.
ATMOSFERİN
KATLARI
Troposfer
Yere yakın kısmında yağmur, kar,rüzgar gibi
atmosferik olaylar oluşur.Okyanusların suyu, nem ısı bu kısımlarda diğer
yerlere taşınır.
Isı, ışık,
ses ve radyo dalgaları ve benzeri tüm iletişimler kusursuz olarak sağlanır.
Tohumların çiçek tozlarının seyahati, çöl kumlarının kıtalararası yolculuğu hep
bu katmanda olur.
Ekvator bölgesinin
daha fazla ısı alması hava akımlarının oluşmasını ve iletişimi sağlar.
Yerden
yükseldikçe ısı her 100m de 0,61oC
düşer.Buhar tabakası yükseldikçe soğuk havayla temas edince yağmur, daha
soğuyunca kar taneleri olarak yere düşer.
Strotosfer
Bu tabakada
ısı tekrar yükselir. Yüksek enerjili ve tehlikeli ışınlar burada yakalanarak aşağıya geçirilmez.Güneş
ışınlarının zararlılarını filtre eden ozon tabakası buradadır.Güneşten gelen ultraviyole
ışınları oksijenin ozona dönüştürülmesinde kullanılarak burada yakalanır. Kısa dalga
boylu enerjisi yüksek olan bu ışınlar yakalanmazsa canlılardaki DNA
moleküllerindeki bağı koparıp genetik yapıyı bozacak güçtedir.Ayrıca bu ışınlar
tutulmadan yeryüzüne ulaşsaydı dünyanın ısısı yükselirdi. Ortalama ısının 10oC
artması bitkilerin özsuyunu, hayvanların kanını kaynatmaya yeterdi.
Mezosfer
Bu tabaka
dünyamızın kalkanıdır.Uzay boşluğundan dünyanın çekimine kapılıp atmosfere
giren göktaşları bu tabakada yanarak toz
haline gelir.Burada göktaşlarının yanmasından oluşan tozlar yeryüzüne yavaş ve
yumuşak bir şekilde inerken, bulutların
oluşması ve yağmurun yağabilmesi için gerekli olan tohum vazifesini görürler.
İyonosfer
- Burada bulunan atom ve moleküller nötr halde değildir.
- İyonlaşmış, yani elektron vererek veya alarak elektrikle yüklenmiş haldedir.
- Bu tabaka atmosferin iyonlardan yapılmış aynası gibidir. Yerden yükselen elektromanyetik dalgalar bu tabakaya çarparak tekrar dünya yüzeyine yansır. Bu şekilde radyo televizyon ve telsiz sinyallerini alabiliriz.
Ekzosfer
- Burada hava yoğunluğu iyice azalır.
- Sürtünme yok denecek kadar azdır.
- Sıcaklık kavramı bilinen anlamını yitirir
- Suni uyduların çoğu bu tabakaya yerleştirilir.
- Manyetik kalkan oluşturan tabaka burada oluşmaya başlar.
Manyetosfer
- Manyetik yoğunlukların meydana getirdiği iç içe esrarengiz kuşaklardır.
- Dünyanın merkezindeki sıcak sıvı demir ve nikelin oluşumunda etkili olduğu sanılmaktadır.
- Bu kuşaklar uzaydan gelen ve bazen atom bombası kadar tehlikeli olabilen tehlikeli kozmik ışınları ve yüklü parçacıkları yakalamaktadır.
Uzay
boşluğunu sürekli bombalayan kozmik ışınlar ve güneşin elektron yüklü
rüzgarları bu kuşakta yakalanarak frenlenir
ATMOSFERDEKİ GAZLARIN
ÖZELLİKLERİ-ETKİLERİ VE ETKİLENMELERİ’NE BİR ÖRNEK;
AZOT(N2)
ve Bileşikleri:
Renksiz
kokusuz , tatsız inert bir gazdır. KN.-195oC, Ergime Nok.-210oC tır. Sıvı halde
renksizdir. Su ve alkolde çözünür. Havada %79 oranında bulunur.
Kullanıldığı
Yerler:Nitrik asit, amonyak, siyanamişd, siyanid, ve metal nitrürleri ,azotlu
gübre üretiminde, labaratuvarlarda, sıvı halde soğutucularda kullanılır.
Vücuda
Etki tarzı:Solunum yolu ile basit boğucu etkisi yapar. Basınçlı hava ile
çalışılan ortamlarda dekomprasyon uygun yapılmaz ise azot habbecikleri dalgıç
hastalığı yapar.
NOx
KAYNAKLARI;
Kömür,
petrol gibi fosil yakıtların yakılması ve orman yangınları, araçların egzos
boruları, fabrika bacaları, azot oksitleri oluşturur.
NO yer
seviyesinde Ozonla birleşir NO2 oluşturur.
NO + O3
------------------- NO2 + O2
(s)
(g)
NO tekrar
soluduğumuz hava oksijeni ile O3 yapar
NO2 +Güneş ışığı----------NO + O
O +
O2 ---------------- O3
(g)
(g)
Yer
seviyesindeki ve stratosferdeki koruyucu ozon tabakasından farklı olan bu ozon
zararlıdır.
NO bu
ozonla tekrar NO + O3-------------- NO2 +
O2 yi oluşturur.
+
-
NO2 +
H2O
-------------------------------H
+ NO3 nitratı oluşturur.
(s) (s)
Daha sonra
;
- +NO3 +H2O -----------------------------HNO3 +
H oluşturur ve asit yağmuruna dönüşür.
Asit
yağmurları canlılara ve bitki örtüsüne zararlıdır.
Toprakta normalde
çözünür olmayan mineralleri ve bileşikleri çözerek, çözünmüş tuzlar ve
aliminyum tuzlarının bitki köklerini çürütmesini sağlar.
Nox ler
solunduğunda akciğerlerde aside dönüşür ve insanlara doğrudan zarar verebilir.
Bu şekilde
asitli olan sular bebeklerde mavi bebek hastalığı denen hastalığa sebep olur.
NO sürekli
alındığında, kanser, şeker hastalığı ve
sinir hücresi tahribatına yol açabilir.
Tıpta NO,
enfekte edilmiş ve kanser olabilecek hücreleri parçalamakta makrofaj hücreler
tarafından kullanılır.
Kan
damarlarının iç cidarlarındaki hücreler tarafından NO salgılanarak damarların
gevşemesi ve tansiyonun düzenlenmesine yardımcı olunur.
PARLAYICI
PATLAYICI MADDELER
PARLAMA
TANIMLAR:
Parlama:
Parlayıcı maddelerin yanma limitleri
içinde hava ile karışım oluşturmaları
ve, bu karışımın tutuşma noktası üzerinde bir tutuşturucu etkenle teması sonucu
yanması olayı.
Parlayıcı madde:
Normal şartlar altında
buharlaşabilen veya gaz halinde bulunan ve tutuşma noktası düşük olan madde.
Parlayıcı Maddelerin Sınıflandırılması:
1.Sınıf Parlayıcılar:
Tutuşma sıcaklığı 38oC
ın altında olan parlayıcılardır. 3 ana gruba ayrılır.
-
Şiddetli
Parlayıcılar: Tutuşma sıcaklığı 0oC
ın , kaynama noktası 35oC ın altında olan maddeler.
-
Çok Parlayıcılar:Tutuşma
sıcaklığı 0-21oC arasında
olan maddelerdir.
-
Parlayıcılar:
Tutuşma sıcaklığı 21-38oC arasında olan maddeler.
2. Sınıf Parlayıcılar:
Tutuşma sıcaklığı 38oC
ile 60oC arasında olan maddelerdir
-
Yanıcı Maddeler:Tutuşma sıcaklığı 60oC ile 94oC arasında olan
maddelerdir.
Daha farklı kriterlerle de
sınıflandırma yapılabilir.
Not:Sıvılar kaynama
sıcaklıklarına kadar ısıtılınca uçuculuk özellikleri artar ve daha çabuk
buharlaşarak diğer sınıf parlayıcıların özelliklerine ulaşabilirler.
Parlama Noktası:
Yanma özelliği olan sıvıların
parlamaya hazır bir buhar tabakası oluşturabilecekleri en düşük ısı derecesi.
Alt Yanma Sınırı:
Buhar tabakasının parlayabilmesi
için hava ile oranı bakımından olması gereken en düşük miktar.
Üst yanma Sınırı:
Buhar tabakasının parlayabilmesi
için hava ile oranı bakımından olması gereken en yüksek miktar.
Parlayıcı Maddelere Örnekler:
Sıvılar Katılar Gazlar .
Aseton Fosfor penta klorür Asetilen
Benzen Zirkon Metan
Hegzan magnezyum Etan
Toluen Betanaftilansin Propan
Ksilen Karpit Flor
Kaarbon Sülfür Hidrojen
Metil Alkol
Benzin
Patlama: İdeal karışımda tutuşan parlayıcı
maddenin çok hızlı ve kontrol edilemeyen enerji açığa çıkarmasıdır. Patlama
şiddeti olayın gerçekleştiği mekanın kapalılık durumu ile doğru orantılıdır.
Patlama şiddeti ayrıca , parlayıcı maddenin cinsi ,miktarı , uygun karışım
özellikleri ile de doğru orantılıdır.
Detanasyon Hızı. Patlama basıncının yayılma hızı.
Tahrip Gücü:Patlayıcı maddenin konsantrasyonu,
parlama sonucu ortaya çıkardığı enerji, ve detanasyon hızının oluşturduğu güç.
Detanasyon Hızına Göre
Patlayıcı Maddeleri 3 ana Grupta Toplayabiliriz.
Düşük Detanasyon hızına
sahip maddeler;
Metal tozları Diğer
tozlar Buharlar
Bakır Karbon
tozu 1-2 di klor
etan
Kurşun Kahve
Antimuan Grafit
Demir deri, Çay
Orta Detanasyon Hızına
Sahip maddeler;
Metal Tozları
Tahıl Tozları Plastit tozu Diğer
Tozlar
Magnezyum Un,Prinç
Polietilen Linyit
tozu
Çinko Soya
fasulyesi Polistiren Keten
tozu
Kalay Baharatlar, Selüloz asetat Silikon
Nişasta Kükürt
Yüksek detanasyon hızına
sahip maddeler;
Metal Tozları Buhar
ve Gazlar
Magnezyum Hidrokarbonlar,
benzin
Aliminyum alaşımları Eterler, Alkoller,
Metal Hidrürler Asetilen,
Karbon sülfür
Hidrojen
Özel amaçlı patlayıcılar üretilirken bu özellikler dikkate alınarak
uygun karışımlar yapılır. Mesela, dinamit
çeşitleri için karbonlu yanıcı madde, amonyum nitrat ve sodyum nitrat
karışımları üzerine ve/veya etilen glikol dinitrat emdirilir.
Patlama
olayını patlayan maddenin cinsine göre 5 ana grupta inceleyebiliriz.
patlama
![]() |
![]() |
![]() |
|||
Gaz Patlamaları Toz Patlamaları Katı madde patlamaları
![]() |
Basınç
patlamaları Kimyasal madde patlamaları
Metalik Toz Organik Toz
Katı Madde Patlayıcıları; Durağan
(Stabil) olmaları, genellikle özel amaçlı üretilmeleri, doğal olarak yaygın
halde bulunmamaları sebebi ile genellikle kontrollü olarak patlatılırlar. Çok
nadir olarak ve büyük ihmaller sonucu kazara patlarlar.
Toz Patlamaları’nın oluşması için ise
spesifik özel şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. En çok toz patlamalarına
gıda sektöründe rastlanmaktadır.
Sıvı Maddeler; bu sınıflandırmaya dahil
edilmemiştir. Sıvı maddeler ancak gazlaşmaları halinde buharları parlayabilir.
Sıvı içerisinde oksijen bulunmadığından sıvı halde parlama olmaz bu itibarla parlayıcı sıvılar gaz patlamaları
ile birlikte değerlendirilmiştir.
Kimyasal Madde Patlamaları ise, genellikle kimyasal reaksiyonlar ile
başlarlar. Gerek kullanılan hammaddelerin, gerekse yarı mamul ve mamul
maddelerin depolanması, taşınması ve kullanım safhasında istenmeyen bir şekilde
farklı kimyasallarla karşılaşılması ve ya farklı ortamlarda bulunması,
oluşabilecek reaksiyonlar sonucu bazen vahim olaylara sebep olmaktadır.
Basınç Patlamalarına sebep olan Basınçlı kaplar ve sistemler küçük
büyük sanayinin her çeşidinde değişik boyutlarda bulunan sistemlerdir.
İçlerinde zaman, zaman parlayıcı, patlayıcı gaz ve buharlarda bulundurulan bu
sistemler, sadece hava veya su, ya da su buharı da ihtiva etseler patlama riski
taşırlar.
Basınç altındaki sistemlerde, basınç sebebiyle patlama riski içlerinde sıvı veya
gaz bulunması ile ilgilidir. İçinde gaz bulunmayan, tamamen sıvı dolu olan
kaplarda aşırı basınç oluşsa bile , kabın basınç direnci aşıldığında kapta
yırtılma ile basınç boşalması olur. Ancak kapta gaz bulunması halinde durum
oldukça farklıdır. Bu durumda kabın basınç direnci aşıldığında uygulanan fazla
basınçla doğru orantılı olan şiddette bir patlama meydana gelir.
GAZ
PATLAMALARI
Parlayıcı
sıvılar ve gazlar genellikle ham petrolden elde edilen veya doğal olarak çıkarılan hidrokarbonlardan
oluşmaktadır. Parlayıcı sıvı ve gazları oluşturan Hidrokarbonlar serisi genel
özellikleri aşağıda verilmiştir.
Hidrokarbonlar Serisi
Madde adı
Formül Kaynama nok. Tabii hali.
Metan
|
CH4
|
-162 oC
|
Doğal gaz
|
Etan
|
C2H6
|
-89 oC
|
“ “
|
Propan
|
C3H8
|
-42 oC
|
SPG
(LPG)
|
İzobütan
|
C4H10
|
-12 oC
|
“ “
|
Bütan
|
C4H10
|
-0.5 oC
|
“ “
|
Pentan
|
C5H12
|
+36 0C
|
Benzin
Grubu
|
Hegzan
|
C6H14
|
+68.9 oC
|
“ “
|
Heptan
|
C7H16
|
+......
|
Diğer
|
Oktan
|
C8H18
|
+......
|
“
|
Nonan
|
C9H20
|
+.....
|
“
|
Dekan
|
C10H22
|
+......
|
“
|
Yukarıdaki
tablodan anlaşılacağı üzere ham petrol damıtılmasından ilk elde edilen veya
doğrudan yeraltından çıkarılan) metan gazı en düşük sıcaklıkta buharlaşan,
havadan en hafif olan gazdır. Hidrokarbonlar sıralamasında aşağıya doğru
gittikçe kaynama noktaları yükselmekte,
özgül ağırlıklar artmakta, buna karşılık
tutuşma aralıkları daralmaktadır. Bu sıralamanın devamında motorin,
kalorifer yakıtı, ve madeni yağlar gelmektedir.
PARLAMA-PATLAMA TEHLİKESİNİN KAYNAKLARI
Yanıcı, parlayıcı, patlayıcı maddeler ;
İşletmede yanıcı gazlar, sıvılar veya tozlar üretiliyorsa,
depolanıyorsa veya işleniyorsa ve bu arada gaz, buhar, toz gibi parlayıcı
karışımlar oluşuyorsa ortamda parlama, patlama tehlikesi vardır.
Patlayıcı karışım;
Eğer yanıcı gaz, buhar ve tozlar bir kıvılcım sonucu tutuştuğunda
kendiliğinden alev oluşumu sağlayacak miktarda bulunuyorsa bu bir patlayıcı
karışımdır. Bazı yakıtların yanma özellikleri aşağıda verilmiştir.
PATLAMA NASIL OLUŞUR ?
Aynı anda ve aynı yerde ;
·
Yeterli miktarda
ve uygun dağılımda yanıcı malzeme (gaz, buhar, toz) bulunuyorsa,
·
Yanma için
yeterli oksijen veya hava varsa,
·
Etkili bir
kıvılcım kaynağı varsa,
·
PARLAMA-PATLAMA OLUŞUR.
ETKİLİ ATEŞLEME KAYNAKLARI ;
·
Sıcak yüzeyler,
açık alev, ateş, kor,
·
Mekanik ya da
elektrik kaynaklı kıvılcımlar,
·
Elektro statik boşalmalar.
ETKİLİ ATEŞLEME KAYNAKLARIDIR.
ELEKTROSTATİK YÜK OLUŞUMU VE BOŞALMASI
·
İletken olmayan
bir vasıta ile bir sıvının yüksek hızla bir tanka boşaltılması, yüklenmiş sıvı
yüzeyinin iletken bir sivri uca yaklaşması,
·
Toz malzemenin
büyük kap veya silolara doldurulması, bu esnada statik yükle yüklenmiş toz
yüzeyine iletken bir kapla (mesela numune almak için) yaklaşılması.
·
Toz malzemenin
pnomatik naklinin izole boru içinde yapılması,
·
Sıvının iletken
olmayan boruda hızla nakli,
·
İletken olmayan
nakil bant ve kayışlarının hızla dönmesi,
·
Yukarıdaki
şekillerden her hangi biri ile yüklenmiş sisteme sivri uçlu bir iletkenle
yaklaşılması.
STATİK ELEKTRİK OLUŞUMU VE BOŞALMASINA SEBEP
OLUR .
STATİK ELEKTRİĞİN EMNİYETLE BOŞALMASI
Statik elektrik biriken yerde yeterli iletkenlikte bir toprak bağlantısı
varsa , yük tehlikesizce toprağa boşalır.
Topraklama iletkeni yeterli hızla yükü toprağa boşaltmazsa, yük
birikimi giderek artar ve yeterli güce ulaştığında kıvılcım atlaması şeklinde
boşalma olur.
PARLAMA VE PATLAMAYI ÖNLEMEK İÇİN
1-Sızıntıyı Önle:
-Uygun tesisat
kurulması ile,
-Devamlı kontrol ve
basınç testi ile ,
-Boru donanımının
kontrolü ile,
Otomatik
kesiciler(Basınç ayarlı çekvalfler) ile
Dedektörler ile.
2-Hava ve/veya Oksijen ile uygun karışımı
önle;
-Mümkünse açık havada
çalış,
-Zemin seviyesi
altında çukurlar olmasın,
-Uygun tabi ve suni
aspirasyon kullan,
-Gerekirse dedöktör kontrollü otomatik aspirasyon kur,
3-Isı kaynağı ile karşılaşmasını önle,
-Açık alev
- (Sigara ,çakmak,girişi) yasakla,
-Isınma sistemini açık alevle yapma,
-Isıl çalışmalar izne
bağlı olsun,
-Kıvılcım çıkaran
malzeme kullanma,
Elektrik:
-Uygun
tesisat,
-Expruf armatür,
-Topraklama,
Statik Elektrik;
-Tüm
meteal kısımları toprakla,
-Mümkünse
zemin antistatik olsun,
-Tesise girişte nötralizatör koy.
4-Personelin eğitimi: MUTLAKA.....
ACİL DURUM ÇALIŞMALARI
İşyerlerinde
yangın ve parlamalara karşı her türlü önlemi almış olmak yine de tedbirsiz
olayı gerektirmez. Önleme çalışmalarının yetersiz olması veya işyeri dışındaki
sebeplerden kaynaklanan olası tehlike durumlarında tehlikenin erken tespiti,
kontrol altına alınması, bertaraf edilmesi, kısacası tehlikenin en az zararla
ve hasarla atlatılması için hazırlıklı olunması gerekmektedir.
İşyerlerindeki
acil durum çalışmalarının bir sistem dahilinde, belirli bir plan ve programa
göre yürütülmesi esastır. Eğer işyerinde uygulanan bir yönetim sistemi var ise
bu sistem dahilinde , yok ise işyerinin özelliklerine göre ve gerekirse uzman
desteği alınarak en azından aşağıdaki
çalışmaların yapılması gerekir.
Acil
durumların belirlenmesi;
Yasal mevzuat
Faaliyet alanı
Kullanılan hammaddeler
Üretim teknolojisi
Personelin eğitim durumu
Çevresel faktörler
Önlemlerin
belirlenmesi
Ekiplerin
oluşturulması
Eğitim
Uygulama
Gözden
geçirme, güncelleme, iyileştirme
1-Acil Durumların Belirlenmesi;
İşyerlerinde
acil durumların belirlenmesinde işyerinin bulunduğu ülkedeki yasal mevzuat
temel alınmak üzere, işyerinin faaliyet alanı, işyerinde kullanılan
hammaddeler, personelin eğitim durumu ve çevresel faktörler dikkate
alınmalıdır.
Yasal
Mevzuat;İşyerinin bulunduğu iş koluna göre ülkede mevcut olan yasal mevzuat
zaten uyulması zorunlu olan asgari şartları belirlemektedir. Buna rağmen
gelişen teknolojiye göre yasal mevzuat geri kalmış olabilir. Bu durumda yine de
yasal mevzuata ters düşmeden gerekli teknolojik önlemler alınmalı, bu arada
yasal mevzuatın değiştirilmesi için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.
Ülkelerin yasal mevzuatları ülke şartlarını da dikkate alınarak yapıldığından
bazen işyerleri için istenen seviyede güvenlik sağlayıcı olmayabilir. Yasal
mevzuatta belirtilmese bile teknolojinin gerektirdiği önlemlerin alınması daha
doğru bir yaklaşım olur.İşyerlerinde yangına karşı alınacak önlemleri
belirleyen birden çok yasal mevzuat mevcut olmakla birlikte en belirleyici
olanı 27.07.2002 tarihinde yürürlüğe giren “Binaların Yangından korunması
Hakkında Yönetmelik” tir. Anılan yönetmelikte acil durum ve ekiplere ilişkin
tanımlar aşağıdaki şekilde yapılmıştır.
Acil Durum: Afet olarak değerlendirilen
olaylar ve dikkatsizlik, tedbirsizlik, ihmal, kasıt ve çeşitli amaçlarla
meydana getirilen olayların tümünün yol açtığı hallerdir.
Acil Durum Planları: Acil durum
gerektiren olaylarda yapılacak, müdahale, koruma, arama-kurtarma ve ilkyardım
konularının nasıl ve kimler tarafından yapılacağını gösteren ve acil durum
öncesinde hazırlanması gereken planlardır.
Faaliyet
alanı; İşyerinin faaliyet gösterdiği alan ve iş kolu genelde işyerinde olası
tehlikelerin de belirleyicisidir. Sektörde bu güne kadar meydana gelen olaylar,
olayların tipi sıklığı gibi unsurlar işyerinde yürütülecek acil durum
çalışmalarında dikkate alınmalıdır.
Kullanılan
Hammaddeler; İşyerinde kullanılan hammaddeler, üretilen mamul ve yarı mamul
maddeler ile bu maddelerin kimyasal ve fiziksel özellikleri işyerinde olası
muhtemel tehlikelerin de büyük ölçüde belirleyicisidir. İşyerinde kullanılan
tüm girdileri ve çıktıların özelliklerinin listelenmesi, risklerinin ve
alınabilecek önlemlerin belirlenmesi acil durum çalışmalarının da belirleyici
unsurları arasındadır.
Üretim
teknolojisi kullanılan hammaddeler ve personelin eğitim durumu ile beraber
tehlikelerin kontrolünde önemli unsurdur. Teknoloji sürekli gelişmekte eskiden
çok daha tehlikeli olan teknolojilerin yerine daha az tehlikeli veya tam
emniyetli yeni teknolojiler geliştirilmektedir. Gelişmelerin aktüel olarak
izlenmesi ve üretim teknolojisine yansıtılmasının için oluşturulacak sistem tehlikelerin
belirlenmesi, önlenmesi ve acil durumların kontrolü açısından önemli katkısı
olacaktır.
Çevresel
faktörler; Genel olarak işyerinin kontrolünde olmayan ama meydana geldiklerinde
işyeri içinde tehlike oluşturabilecek unsurlardır. Bu unsurlar, işyerinin
bulunduğu coğrafi özelliklere göre olabilecek doğal afetlerden işyeri çevresindeki
diğer işyeri ve yapılanmalardan gelecek tehlikelere hatta terör olaylarına
kadar oldukça geniş bir yelpazeyi kapsar. İşyerlerindeki acil durum çalışmaları
yapılırken tüm bu hususlar dikkate alınmalıdır. Genellikle doğal afetler olarak
adlandırılan, deprem, sel, fırtına gibi olaylar gelişen teknoloji ile artık
mazeret olmaktan çıkmıştır. Bunların
önceden bilinmesi, muhtemel olayların belirlenmesi ve ona göre önlemlerin
alınması gereklidir.
2-Önlemlerin Belirlenmesi; Tüm bu
faktörler dikkate alınarak önlemler belirlenmeli, bir sistem dahilinde kontrol
altına alınmalıdır.Önlemler belirlenirken belirlenen tehlikelerin kaynakları,
nedenleri ve giderilmesi usul ve esasları araştırılmalı, belirlenen önlemlerin
uygulanabilir olmasına dikkat edilmelidir.Önlemlerin belirlenmesi aşamasında
işyerindeki risk bölgeleri açıkça tanımlanmalı , emniyetli bir toplanma alanı
tespit edilmelidir. İşyerindeki risk bölgeleri belirlenirken “Patlayıcı
Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmelik”te
belirtilen bölge tanım kriterlerine uyulmalıdır. Buna göre bölgeler;
Bölge 0: Gaz,
buhar ve sis halindeki parlayıcı maddelerin hava ile karışımından oluşan
patlayıcı ortamın sürekli olarak veya uzun süre yada sık sık oluştuğu yerler.
Bölge 1: Gaz,
buhar ve sis halindeki parlayıcı maddelerin hava ile karışımından oluşan
patlayıcı ortamın normal çalışma koşullarında ara sıra meydana gelme ihtimali
olan yerler.
Bölge 2: Gaz,
buhar ve sis halindeki parlayıcı maddelerin hava ile karışımından oluşan
patlayıcı ortam oluşturma ihtimali olmayan yerler ya da böyle bir ihtimal olsa
bile parlayıcı ortamın çok kısa süre kalıcı olduğu yerler.
Bölge 20 :
Havada bulut halinde bulunan yanıcı tozların, sürekli olarak veya uzun süreli
yada sık sık patlayıcı ortam oluşturabileceğe yerler.
Bölge 21 :
Normal çalışma koşullarında, havada bulut halinde bulunan yanıcı tozların ara
sıra patlayıcı ortam oluşturabileceği yerler.
Bölge 22
: Normal çalışma koşullarında, havada
bulut halinde bulunan yanıcı tozların patlayıcı ortam oluşturma ihtimali
bulunmayan ancak böyle bir ihtimal olsa bile bunun yalnızca çok kısa bir süre
için geçerli olduğu yerler.
Not:Tabaka
veya yığın halinde yanıcı tozların bulunduğu yerler de, patlayıcı ortam
oluşturabilecek bir kaynak olarak dikkate alınmalıdır.
3-Ekiplerin Oluşturulması; İşyerindeki
muhtemel tehlikeleri olası acil durumlar ve önlemleri belirlendikten sonra acil
durumlarda görev yapacak personelin belirlenmesi çalışmaların doğru
sonuçlanması için önemli bir adımdır. “Binaların Yangından Korunması Hakkında
Yönetmelik”te acil durumlar için oluşturulması gereken ekipler belirtilmiştir.
Acil Durum
Ekibi: Yangın, deprem ve benzeri afetlerde binada bulunanların tahliyesini
sağlayan, olaya ilk müdahaleyi yapan, arama-kurtarma ve söndürme olaylarına katılan
ekiptir.
Buna göre ; İşyerinin büyüklüğü, ve işyerindeki tehlikeler dikkate alınarak en az ;
Buna göre ; İşyerinin büyüklüğü, ve işyerindeki tehlikeler dikkate alınarak en az ;
-Söndürme Ekibi,
-Kurtarma Ekibi,
-Koruma Ekibi,
-İlkyardım Ekibi,
olmak üzere
acil durum ekipleri oluşturulmalı, ekiplerin görev yerleri ve yapacakları işler
açıkça tanımlanmalı, kritik noktalardaki personelin yedekleri görevlendirilmelidir.
4-Eğitim; İşyerinde oluşturulan acil
durum ekipleri görev konu ve alanlarına gerekli eğitimlerden geçirilmeli,
eğitimler bilgilendirme aşamasının ötesinde davranış değişikliği kazandırmaya
yönelik olmalıdır.
5-Uygulama;İşyerinde acil durum
çalışmaları tamamlandıktan sonra herhangi bir olayın olması beklenmeden,
işyerinin özelliğine ve tehlikelerin büyüklüğüne göre belirlenen sıklıkta acil durum tatbikat ve deneme çalışmaları
yapılmalı, bu çalışmalarda aksayan yönler belirlenerek yeni önlemler alınmalı
ve iyileştirme gayreti içinde olunmalıdır.
6-Gözden geçirme, güncelleştirme,
iyileştirme; işyerinde yapılan acil durum tatbikat ve deneme sonuçları ile
teknolojik ve yönetim sistemleri gelişmeleri de dikkate alınarak acil durum
planları gözden geçirilmeli güncelleme ve iyileştirme çalışmaları yapılmalıdır.
YANGINLA
MÜCADELEDE 4 ALTIN ÖĞÜT
1- YANGIN, DOĞAL AFETLER
DIŞINDA, GENELDE İNSAN HATASINDAN
DOLAYI MEYDANA GELİR.
2- YANGINI ÖNLEMEK, SÖNDÜRMEKTEN DAHA KOLAYDIR VE RİSK TAŞIMAZ.
3- YANGINI ÖNLEMEK, BİR VEYA BİRKAÇ KİŞİNİN GÖREV VE
SORUMLULUĞU DEĞİL, TÜM İNSANLARIN
GÖREVİDİR. YANGINI SÖNDÜRMEK
İSE BU KONUDA EĞİTİLMİŞ İNSANLARIN
GÖREVİDİR.
4- YANGIN CAN VE MAL DÜŞMANIDIR.
ANCAK, YANGIN ANINDA İNSANA EN BÜYÜK
DÜŞMAN, PANİK VE MANTIKSIZ HAREKETTİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder